Kurunun Yanında Yaş Olamadım
Hayatımda hiç bu kadar kaybolmuş hissetmemiştim. Kayseri’nin soğuk, rüzgarlı sokaklarında yürürken, adımlarım sanki bana geri dönmeye hiç fırsat tanımıyor gibiydi. Herkesin beklediği ama hiçbir zaman tam anlamıyla kavrayamadığı bir şey vardı içimde: sevda. Hayatımda çok sevdiğim bir şarkı vardı. O kadar çok dinlemiştim ki, neredeyse her sözünü içimden geçirecek kadar ezberlemiştim. Ve ne yazık ki, o şarkıyı söyledikleri kadar yaşayamamıştım. “Kurunun yanında yaş olamadım” diye başlayan o cümleyi bir türlü içimdeki boşlukla dolduramadım.
O Anlar, O Duygular
Bütün geceyi tek başıma geçirmiştim. Havanın soğukluğu, dışarıdaki her şeyin donmuş olması, içimdeki karmaşayı daha da arttırıyordu. Caddelerde yürürken, kafamda yalnızca şarkı vardı. Bir zamanlar hepimiz “Kurunun yanında yaş olamamış”tık. Hayatımı, duygularımı anlamaya çalıştım. Ama ne yaparsam yapayım, bir türlü öyle olmadı. Kayseri’nin en sevdiğim caddelerinden birinde yürürken, tam da bu duygularla boğuşuyordum. Bir şeyin farkına varmam gerektiğini hissettim. O şarkı, beni hep bir yerlere taşımıştı ama ben hep geride kalmıştım.
Düşüncelerim ve şarkının sözleri arasında sıkışıp kalmıştım. “Kurunun yanında yaş olamadım, yapmadım, diyemedim” diye düşündüm. Bunu söylemek kolay olsa da yaşamaya gelince işler hep değişiyor, değil mi? O gün, o an, şarkının her notasında kaybolmuş bir kalbin sahibiydim.
Kaybolmuş Bir His
Duygularımın peşinden gitmek istedim ama bazı şeyler pek de istediğim gibi gitmiyordu. İçimden geldiği gibi yazdım, sonra her şeyi silip tekrar başladım. Bir anlamda duygularım ve kelimelerim birbirinden kopmuştu. Kaybolan bir yürek vardı sanki. Şarkı bir yanda, ben bir yanda. Yıllar önce, belki de tam olarak bu anı bekleyerek, hayal kırıklığımı geride bırakmayı hayal etmiştim. Ama kurunun yanında yaş olamayacak kadar bir yolculuk vardı önümde.
Sahilde yürüyen, geceyi izleyen o insan ben değilim, dedim kendi kendime. O zaman biraz daha durup, sadece ruhumla kalabilseydim… Ama olmadı. O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, bu şarkıyı her duyduğumda bir ağırlık var içimde. Kuru olan her şeyin yanında yaşamayı hayal ettim ama olmadı. Ve içimdeki boşluk her geçen gün daha da büyüdü.
Hüzünlü Bir Yalnızlık
Bir çay bahçesinin kenarındaki masada tek başıma otururken, bu şarkıyı tekrar dinledim. Bir an için, geçmişteki o ben, eski hayallerim, eski umutlarım gözümün önünde belirdi. Şarkıyı söylediğini bildiğim kişi o kadar uzaklardaydı ki, “Kimdi bu şarkıyı söyleyen?” diye düşündüm. Biraz daha dikkatlice dinlerken, o şarkıyı her dinlediğimde biraz daha kaybolduğumu fark ettim. Kendimi kaybettim, bir hayal kırıklığının içinde sıkışıp kaldım. Kayseri’nin o soğuk akşamında, bazen kendimi ne kadar yalnız hissettiğimi anlamak zorlaşabiliyordu.
Sonra düşündüm, belki de sadece bu şarkı olmalıydı. “Kurunun yanında yaş olamadım” demek, o kadar zor değildi ama içimi boşaltmak, her şeyden vazgeçmek… O kadar kolay değildi. Her şeyi bir kenara bırakıp, tekrar bu şarkıyı dinlerken içimde bir umut filizlendi. Belki bir gün, bu şarkıyı bir başkası söyledikçe ben de kendimi bulurum. Kim bilir?
Umut ve Duyguların Peşinden Gitmek
İçimdeki boşluğu bir şekilde doldurmak istiyorum. “Kurunun yanında yaş olamadım” derken, insanın ruhunda bir eksiklik olduğunu hissediyorsunuz. Yalnızca bir şarkı, her şeyin duygusal yükünü taşıyamaz. Bir yanda sevda, bir yanda yalnızlık, bir yanda umut vardı. Şarkıyı duyarken içimde uyanan duyguları, bir parça daha anlamlandırmak istedim. Bir gün her şeyin yerine oturacağını bilerek, yürümeye devam ettim.
Belki de bu, hayatta en çok istediğimiz şeylerin değil, istediğimiz şekilde yaşamayı başaramadığımızın bir işaretiydi. Kimse tam anlamıyla yaşamak istemiyor gibi. Belki de “Kurunun yanında yaş olamadım” demek, bir anlamda gerçeklerle yüzleşmekti. Ben de bu gerçeklerle yüzleştim. Ama bir umutla, bu kaybolmuş hislerden, bu boşluktan bir şeyler bulacağımı düşündüm.
Bunu düşündüğümde, biraz daha içim ısındı. Bazen geçmişin yükü, sana yol gösteren bir fener olabilir.